Günümüzde Avrupa’da yaşayan milyonlarca Türk vatandaşı, bir yandan doğup büyüdükleri ülkelerin sosyal dokusuna uyum sağlamaya çalışırken, diğer yandan da köklerinden kopmadan kimliklerini yaşatmanın yollarını arıyor. Tam da bu noktada UID – Union of International Democrats, çokkültürlü toplumlarda barış içinde bir arada yaşamayı teşvik eden projeleriyle önemli bir rol üstleniyor. Özellikle göçmenlerin entegrasyonu, dil eğitimi, ve kültürel mirasın korunması gibi konularda attığı adımlar, diaspora toplumlarında aidiyet duygusunu güçlendiriyor.
Toplumsal uyumun belki de en temel bileşeni dildir. UID, yaşanılan ülkenin dilini iyi bilen, ama Türkçesini de unutmayan bireyler yetiştirmenin uzun vadede başarıya giden yol olduğuna inanır. Bu nedenle UID, anadil Türkçenin yaşatılması ve sonraki nesillere aktarılması için yoğun bir çaba sarf ederken, aynı zamanda bulunduğun ülkenin dilini öğrenmeye yönelik kurs ve programlara da destek verir.
UID’nin dil odaklı projeleri:
Anadil koruma haftaları ve yarışmaları
Ailelere yönelik “evde Türkçe konuş” kampanyaları
Çocuklara yönelik iki dilli hikâye kitapları dağıtımı
Almanca, Fransızca gibi yerel dillere yönelik ücretsiz kurslar
Diaspora toplumları için asıl tehdit, asimile olmak değil; kültürel köklerinden uzaklaşmaktır. UID bu bilinci taşıyarak kültürel mirasın korunması, aktarılması ve tanıtılması için ulusal ve yerel düzeyde çok sayıda etkinlik düzenlemektedir. Bunlar sadece Türk toplumuna değil, aynı zamanda farklı etnik gruplara da açık olup karşılıklı kültürel anlayışı pekiştirmeyi hedefler.
Türk kültür günleri, el sanatları atölyeleri, geleneksel yemek tanıtımları
Ramazan iftar buluşmaları, bayram şenlikleri
Avrupa’daki diğer göçmen topluluklarla ortak kültürel diyalog platformları
UID’nin toplumsal uyuma yaklaşımı “çokkültürlülüğü” pasif bir hoşgörü değil, aktif bir karşılıklı zenginleşme fırsatı olarak görür. Her kültürün yaşatılmasının ve tanınmasının, toplumlar arası empatiyi ve birlikte yaşama iradesini güçlendireceğine inanır. Bu nedenle UID sadece Türk toplumunu değil; birlikte yaşadığı farklı etnik ve dini gruplarla köprü kurmayı hedefler.
Küreselleşen dünyada göç hareketliliği arttıkça, yurtdışında yaşayan toplulukların kendi kimliklerini koruyarak yaşadıkları topluma uyum sağlaması daha karmaşık ve çok boyutlu hale geliyor. İşte bu noktada devreye