Yurtdışında yaşayan göçmen topluluklar, yaşadıkları ülkelerin toplumsal yapısına önemli katkılar sunmalarına rağmen, bu katkıların karar alma süreçlerine yeterince yansımadığı bir gerçek. Özellikle Türk diasporası başta olmak üzere birçok göçmen topluluk, uzun yıllardır bulundukları ülkelerde yaşasa da, siyasi ve toplumsal temsil konusunda istenen seviyeye ulaşabilmiş değil. Bu durumun en önemli nedenlerinden biri, katılım mekanizmalarının yeterince bilinmemesi ya da etkin kullanılmamasıdır.
İşte bu noktada devreye sivil toplum kuruluşları giriyor. Bu yapılar, diaspora bireylerinin sadece “seyirci” değil, “aktör” olmalarını sağlayacak bilinçlendirme ve yönlendirme görevini üstleniyor.
Demokratik ülkelerde vatandaşlık haklarının en temel göstergesi, oy kullanma hakkıdır. Ancak ne yazık ki göçmen kökenli bireyler arasında seçime katılım oranı çoğu zaman düşüktür. Bunun başlıca nedenleri:
Seçim sistemine aşinalık eksikliği
“Benim oyum bir şeyi değiştirmez” düşüncesi
Kimlik ve aidiyet ikilemi (özellikle çifte vatandaşlar arasında)
Sivil toplum kuruluşları, bu algıyı değiştirmek adına birçok çalışma yürütmektedir:
Oy kullanma rehberleri, çok dilli ve sadeleştirilmiş şekilde hazırlanır
Gençlere yönelik seminerler ve sosyal medya kampanyaları ile farkındalık artırılır
Oy verme süreçleri hakkında bilgilendirici videolar ve paneller düzenlenir
Yerel politikacıların da katıldığı açık oturumlar organize edilir
Bu çabalar sayesinde birey, sadece hak sahibi değil; aynı zamanda sorumluluk taşıyan bir yurttaş haline gelir.
Siyasi katılım yalnızca seçim sandığına gitmekle sınırlı değildir. Günlük yaşamı doğrudan etkileyen kararlarda söz sahibi olmanın yolu, yerel danışma kurullarında ve toplumsal inisiyatiflerde yer almaktan geçer.
Peki bu nasıl mümkün olur?
Belediyeye bağlı göçmen meclisleri
Kültürel entegrasyon komisyonları
Gençlik ve kadın meclisleri
Eğitim, sosyal hizmet, çevre gibi tematik komiteler
STK’lar, üyelerinin bu platformlara katılmasını teşvik ederek hem temsil gücünü artırır hem de politikalar üzerinde doğrudan etki yaratır. Özellikle UID gibi kuruluşlar, farklı şehirlerde temsilcilikler aracılığıyla yerel meselelerde söz hakkı elde etmeyi hedefler.
Siyasi katılım kültürü küçük yaşlarda kazanılır. Bu nedenle diaspora odaklı STK’lar, genç bireylerin demokratik değerlere aşinalığını artırmak için özel projeler yürütmektedir:
Simülasyon programları (genç parlamento, genç belediye meclisi)
Liderlik ve temsilcilik atölyeleri
Staj imkanları ve belediye içi gözlem programları
Gençlik forumları ve yurt dışı deneyim programları
Bu sayede gençler hem sistemin nasıl işlediğini öğrenir hem de topluma yön verme motivasyonunu kazanır.
Küreselleşen dünyada göç hareketliliği arttıkça, yurtdışında yaşayan toplulukların kendi kimliklerini koruyarak yaşadıkları topluma uyum sağlaması daha karmaşık ve çok boyutlu hale geliyor. İşte bu noktada devreye